Hani uykusu kaçar insanın, yerli yersiz ilerleyen yıllarda..
Oysa ne kolay uyunur, ömür henüz uzun, ölüm uzakken ufuk çizgisinden..
Düzeltiyorum, öyle değildir de aslında, bizce öyle sanılırken..
Bazan yağmur seyredilir, bazan incecik yağan kar, dalan gözlerle bir cam ardından..
Gözler dolar, iç yanar, hüzün kol gezer insanın göz bebeklerinde..
İnsan sahip olduğunu varsaydıklarını düşünüp, ki aslında hiç bir şeye sahip değildir, avunmaya çalışırken aslında anlar, hayatının nasıl bir kuru tarla olduğunu..
Hepsi bir avuntudur hayat oyununda..
Avutmaz insanı ne iş,ne para, ne pul..
Onlarda yoktur ya çoğunlukla..
Yarısı yenmiş bir sabah simidi gibidir ömür.. Soğuk, tatsız ve kuru..
Dışa akamayan gözyaşları genze kaçan deniz suyu gibi yakar, yakar..
Niye bu kadar zordur konuşmak, yeri geldiğinde niye dökülmez dudaktan kelimeler..
Nedir kısıtlayan bizleri konuşmaktan bile, ölümlü olduğumuz biline biline ve aslında çokda istenirken konuşmak...
Bazan bir kaç saat, bazan tek bir gün yeterlidir kelimelere dökmek için, yıllaraca birikenleri..
Zaman ırmağı çok hızlı akmakta..
Zaman yok ki, yarın konusunda..
İnsan ölümlü ölümlü olasında keşkeler kızgın yağ misali içi dağlamakta..
Merhemde ulaşamaz, zamanda kapatamaz..
Zaman iyi öğretmendir ama, sevginin üstünü örtmekle yetinir ince bir tülle, tümden silmeye o da kıyamaz..
Zaman bilirki sevgi olmazsa onunda hükmü kalmaz..
...........................
Yine ninem geldi aklıma..
Bana anlattığı mutlu biten masallar..
Hani gökten üç elma düşmüş nakaratı ile başlayıp, bir ömür mutlu yaşamışla biten..
Bazan tek bir güne sığar mı bir ömür, merak ettiğim bu bazan..
...............................
Oysa ne kolay uyunur, ömür henüz uzun, ölüm uzakken ufuk çizgisinden..
Düzeltiyorum, öyle değildir de aslında, bizce öyle sanılırken..
Bazan yağmur seyredilir, bazan incecik yağan kar, dalan gözlerle bir cam ardından..
Gözler dolar, iç yanar, hüzün kol gezer insanın göz bebeklerinde..
İnsan sahip olduğunu varsaydıklarını düşünüp, ki aslında hiç bir şeye sahip değildir, avunmaya çalışırken aslında anlar, hayatının nasıl bir kuru tarla olduğunu..
Hepsi bir avuntudur hayat oyununda..
Avutmaz insanı ne iş,ne para, ne pul..
Onlarda yoktur ya çoğunlukla..
Yarısı yenmiş bir sabah simidi gibidir ömür.. Soğuk, tatsız ve kuru..
Dışa akamayan gözyaşları genze kaçan deniz suyu gibi yakar, yakar..
Niye bu kadar zordur konuşmak, yeri geldiğinde niye dökülmez dudaktan kelimeler..
Nedir kısıtlayan bizleri konuşmaktan bile, ölümlü olduğumuz biline biline ve aslında çokda istenirken konuşmak...
Bazan bir kaç saat, bazan tek bir gün yeterlidir kelimelere dökmek için, yıllaraca birikenleri..
Zaman ırmağı çok hızlı akmakta..
Zaman yok ki, yarın konusunda..
İnsan ölümlü ölümlü olasında keşkeler kızgın yağ misali içi dağlamakta..
Merhemde ulaşamaz, zamanda kapatamaz..
Zaman iyi öğretmendir ama, sevginin üstünü örtmekle yetinir ince bir tülle, tümden silmeye o da kıyamaz..
Zaman bilirki sevgi olmazsa onunda hükmü kalmaz..
...........................
Yine ninem geldi aklıma..
Bana anlattığı mutlu biten masallar..
Hani gökten üç elma düşmüş nakaratı ile başlayıp, bir ömür mutlu yaşamışla biten..
Bazan tek bir güne sığar mı bir ömür, merak ettiğim bu bazan..
...............................