22 Nisan 2009 Çarşamba

Bir şey var..

Bir Şey Var Sende
Bir şey var sende

Gönlünde sancıyan
Zelîha'nın
Kınanan aşkına özgü bir şey
Diyemediğim adını sırrına eremediğim
Bir top menekşe bir demet çiçek mi?
Aşk mı desem eski bir dert ki inceden
Can ipimi ilmek ilmek tüketen…
Bir şey var sende
Vardıkça, göğün kaybolan derinliğinde
Yalnızlığın sihirli elmas gözlerinde
Tut ki rüyaları
Yarı kalmış sevdaların peşinde
Uzatmak uzatmak gibi bir şey
Hangi yağmur döndü
Düşmeden acıkmış karnına toprağın
Hangi has bahçe
Sakladı şakıyan bülbülleri seherden
Bir şey ki Kevser’den
Yarı sıcak nisanlar gibi sevecen
Kır çiçekleri gibi masum
Zambaklar gibi nazlı bir şey
Bir şey var sende
Açılmamış bir gonca gibi
Kendine sakladığın bir şey
Turhal - 01.04.2006
İbrahim Çam

16 Nisan 2009 Perşembe

Öylesine işte...

Ben Hiç Sensiz Kalmadım

Sisli uykulardan başladım güne bu sabah
Düş ülkemin talanıydı baskından geride kalan
Yüzümü hasretinle yıkayıp,
çaresizliğimle kuruladım
Kahvaltımın başyargıcı sen oldun,
boğazımdan geçmeyen her sürgün senin elinden
Yine senli yağmurlar yağmaya başladı gözlerimden öğleye doğru;
Çok mu içmiştin ne,
Buram buram alkol kokuyordun
Kalabalıklar öğütüp,
çoğul yalnızlıklar ürettim sokaktaki gök gürültüsünden
Koşar adım geçtim de ömür bulvarını
dönüp bakmadım ardıma ölüm de gelir diye
Vardım, hayatın ta ortasında durdum
Caddelerde yorgun ağaçlar büyüyor,
bir Eylül konuyordu evlerin damlarına
kaldırımlar usul usul akıyordu bir bunalıma
Dört yanımda dilenci kediler dolaşıyor,
ayyaş kuşlar uçuyordu yalpalayarak
Sen, sağır senfoniler fısıldayıp durdun kulağıma ben hiç sensiz kalmadım
Ne yedik, ne yemedik hatırlamıyorum ama
akşam da sen vardın yine soframda
Üç oldun, beş oldun,
çoğaldın
Avuç avuç, renk renk tükettim seni
Hangisi gerçek sen, şaşırdım
Dişlerimde paslı insan kokusu gönderimde
kan pıhtısı adrenalin genzimi yakıyordu
Elim, ayağım buz kesmiş, ruhumsa,
ateş topuna dönmüş yanıyordu
Kırk beş kalibre bir fay çatlağıydın beynimde
Richter bile şaşırmıştı şiddetine sızım sızım sızladın
Gözlerim,
seni yok sanıyordu ben hiç sensiz kalmadım

Alıntı

1 Nisan 2009 Çarşamba


BİR İLKBAHAR SABAHI, GÜNEŞLE UYANDIN MI HİÇ??
Bugün sabah biraz kırgın uyandım..Malum bahar üstü ne giyeceğini pek bilemez insanlar..
Genelde de erkenden inceltir üstünü, birazda bütün kışı çok kalın giysilerle geçirmiş olmanın verdiği sıkılmışlıkla..
Havada bir açar bir kapatır..Güneşli başlayıp yağmurlu kapatır derken, gelsin gribal enfeksiyonlar.

Ve en çok da polen alerjileri..
İlkbahar genelde küçük hastalıklarla geçirilir de, kimin umurunda..

Ama yinede bahar kelimesi bile ne kadar güzel..

İnsana umut veriyor yaşamak için, yeni başlangıçlar yapmak için..

Baharda insana herşeyi yapmak, mümkün görünüyor ve yaşamak güzel..

Erkenci kardelen ve çiğdemler açtı..

Şimdi sırada, sarı hindibalar var..

Onlarda açtı, açacak..

Yeşil çimenlerin arasında değiller henüz ama, o erkenci küçücük sarı varlıklar beni çok mutlu ediyor..

Her şeye, ama herşeye ve bütün kötülüklere rağmen dünya hala güzel bir yer..

Çünkü hala kardelenler, hala çiğdemler, hindibalar, papatyalar ve en önemlisi umut var..

................................

HİNDİBA

Hindiba:
Hem salatalarda, hem de haşlanarak zeytinyağı ve limon ilavesiyle kullanılabilen hindiba iyi bir idrar söktürücüdür.
Karaciğer hastalarının, romatizmalıların ve şeker hastalarının sofralarının başköşesine oturtması gereken otlardan biridir hindiba ve bunlardan başka bağırsakları yumuşatır, müzmin romatizma, gut, böbrek ve safra kesesi hastalıklarında yararlıdır.
Hindiba köklerinden yapılan kahve iyi bir iştah açıcıdır.
Romatizma hastaları ilkbahar ve sonbaharda 4-6 hafta arası sabah ve akşam hindiba çayı içerek kür yapabilirler ve faydasını da hızla görürler.
Hindiba çayı hazırlamak için kişi başına 1-2 tatlı kaşığı doğranmış hindiba kullanılır.

.......................


....................